Hayat ve Zıtlıklar
Hayat zıtlıklar ile dolu. Her şeyin bir zıttı bir karşıtı var. Etrafınıza bakın mesela. Güzelliklerin içinde çirkinlikler, iyi insanların içinde kötü insanlar. Beyazın karşısında siyah var mesela, ya da gecenin gündüzü var. Mutluluk var üzüntü var. Hiç düşündünüz mü neden böyle? Neden hemen hemen her şeyin bir karşıtı var? Ya da zıtlıklar olmasaydı ne olurdu? Ben biraz kafa yormuştum bu sorulara. Geçen bir arkadaşım ile yaptığım konuşmadan bu yazıyı yazmak istedim. Zıtlıkların olmasının bir amacı var değil mi?
Mesela, ”iyi” nin karşısında ”kötü” olmasaydı ne olurdu? Herkes iyi olsa. Hiç kötülük olmasa. Böyle düşününce ”çok daha güzel olurdu” diye geçer aklımızdan. benim de ilk önce öyle geçti. Ama sonra düşündüm. Hiç de güzel olmazdı. Her şey iyi olsaydı eğer, iyinin değerini anlayamazdık. Her şey monoton bir iyilik ile devam ederdi. ”Kötü” kavramı olmadığı için ”iyi” kavramı değersiz, monoton gündelik bir şey olurdu. Kimseyi bir birinden ayırt edemezdik. Hiç kimsenin bir özelliği kalmazdı değil mi?
Ya da gece ve gündüzden birisi olmasaydı? Gecenin olmadığı bir dünya hayal edin. Her gün gündüz. Karanlık yok. Gündüzleri uyumak zordur değil mi? Uyumakta zorluk çekerdik. Geceleyin ay’ı izleme lüksünden mahrum kalırdık. Yıldızlar da olmazdı keza. Sevgilimiz ile oturup yıldızları seyredemezdik. Tam tersi olsa, sadece gece. Her şey karanlık olurdu. İçiniz daralmaz mıydı karanlıktan? Ne kadar geceyi aydınlatmaya çalışsanız da aydınlığa hasret kalırdık. Güneşin doğuşunu batışını izlemek ne kadar güzeldir. Bundan da mahrum kalırdık.
Ya da hep mutlu kalsaydık. Üzüntü kavramı olmasa, her şey bizi mutlu etse. Yine aynı monotonluk hakim olurdu. Mutlu ol mutlu ol sıkılırdık bir süre sonra. Bir şeylerin eksik olduğunu düşünürdük sanırım.Ya da tam tersi olsa hiç mutlu olamasaydık, kederden ölürdük herhalde.
Demek istediğim o ki; yaşamımızdaki tüm zıtlıklar bizim için var. Hangisi olursa olsun… Hepsi karşıtının değerini bilmemiz için var. Kötülüğün olmadığı bir yerde iyiliği nasıl ayırt edebiliriz ki? Kötü var ki, iyinin değerini biliyoruz. Üzüldüğümüz zaman da mutluluğun değerini biliyoruz. Mutlu olabilmek için çabalıyoruz. Emek harcıyoruz. Bir şeyler daha güzel hissediliyor değil mi o zaman? O yüzden yapmamız gereken, her kötü kavramın sonunda iyiliğin ardından geleceğini bilmek. Her gecenin ardından gündüzün geleceğini bilip rahatlamak gerek. Her sıkıntının ardından feraha ulaşacağımızı düşünmek gerek. O zaman hayatımız daha da anlamlı olur ve daha da yaşanılır hale gelir sanırım.
Reblogged this on Kişisel Blog.
BeğenBeğen