Tercih Etmek ve Sonuçları
Hayatımızı şekillendiren, tercihlerimizdir. Karşımıza çıkan her durumda verdiğimiz kararlar bizi dünyada nasıl yaşayacağımızı, mutlu olup olmayacağımızı gösterir. Verilen yanlış kararlar, bizi kötü bir yola; doğru kararlar ise iyi bir yola sokar. Sebep sonuç ilişkisi otaya çıkar burada. Mutsuzluğumuzun sebebi de mutlu olmamızın sebebi de tercih ettiklerimizdir. Bazılarımız bunun idrakına varır. Lakin bazıları kabullenmek yerine, oluşan durumu reddeder. Başına gelen kötü olayları başkasına veya bir şeye yıkmaya çalışır. Yaşananların yaptığı tercihlerden kaynaklandığını kabullenemez. Bu yazıyı yazma isteğim Kardeş Payı dizisinin 19. bölümünü izleyince çıktı aslında. Sizlerle paylaşmak istedim.
Dizinin 19.bölümünde ”Paralel Evren” konusu işlenmişti. Karakterlerin geçmişte verdiği kararları değişirse nasıl bir hayatları olurdu, onu anlatmaya çalışmıştı dizi. Dizi de şu dizeler geçiyor: ”Her insan doğru olduğunu düşündüğü seçimleri yapar. Ama gerekçenin göreceli doğruluğu, sonucun da doğru olmasını gerektirmez.” Bazı seçimlerimizi doğru olduğunu düşündüğümüz için yaparız. Bizim için en doğrusu odur. Ama diğer insanlar açısından düşünemeyiz. Verdiğimiz o kararlar aslında başka birisi için doğru değildir ya da o insanın zarar görme ihtimali vardır. Dizi de geçen sözün de dediği gibi, her doğru olduğunu düşündüğümüz, doğru değildir ve iyi sonuçlarla neticelenmeyebilir. Diziden bir kaç örnek vermek istiyorum:
Dizi karakterlerinden Şerif Amca‘ nin dizideki tek amacı kendi tabirince ”itlik yapmak.” İnsanlara nasıl zarar verebilirim, nasıl kendimden soğutabilirim diye uğraşıyor. İçki içmeyenlere içki içirmeye çalışıyor vs. Ama Şerif Amca özünde iyi bir insandı. Geçmişte namazını kılan, devamlı iyilik yapan bir adamdı. Herkesin saygı duyduğu biriydi. ”Eskiden iyi bir insandın, şimdi neden böyle oldun Şerif Amca?” diye sorulduğunda bakın olayı nasıl anlatıyor:
”Eskiden herkes her şeyini bana danışırdı. Karar veremediklerinde bana sorarlardı. Ben de onları yönlendirirdim. Bir gün yine bir adam geldi. Bana ‘berbere gitmek istemiyorum, traş makinesi kullanabilir miyim?’ diye sordu. Ben de berbere gıcık olduğum için kullanabilirsin dedim. Sonra ne oldu sanırsın.? Adamın yüzü alerji yapmış. Yüzü çirkinleşmiş. Çirkinleşince ve parasız kalınca karısı onu terk etmiş. Karısı terk edince oğlu alkole başlamış. Kızı da kaçmış. Adam yüz modeliymiş. Parasını yüzünden kazanıyormuş. Ben nereden bileyim? Eğer ben berbere gıcık olmasaydım ve traş makinesi kullanma deseydim, her şey daha farklı olacaktı.” sözünü bitirdikten sonra Şerif Amca’ nın mezarı çıktı ekrana. Yani geçmişte farklı bir karar vermiş olsaydı, ölmüş olacaktı ama o adam işinden olmamış olacaktı vs.
Diğer bir örnekte, Oğuzhan(Muhasebeci) karakterinin yaşadığı ikilemdir. Hayatında yaptığı ilk kavga yüzünden şimdi bu haldedir. Biraz ezik bir karakter olan Oğuzhan, ilk kavgasını Barış(Mafya lideri) ile yapmıştır. Kavgayı kaybetmiş ve o yüzden öz güvensiz biri olmuştur. Eğer o kavgayı kazanmış olsaydı ne olurdu ona bakalım. Kavgayı Oğuzhan kazanmış olsaydı, Oğuzhan mafya lideri olur. Barış ise oturup derslerine çalıştığı için muhasebeci olur. Dizi de böyle geçiyor.
Buradan aslında çıkaracağımız iki sonuç var. Birisi, başımıza gelen her şey bizim tercihlerimizdir bunu kabul etmek. Kararlarımızın sonuçlarına katlanmalıyız. Kimseyi yaşadıklarımıza sebep görmemek lazım. Diğeri ise, tercihlerimizin sonucu olarak yaşadıklarımızı sorun haline getirmemek. Yani ”keşke böyle yapmasaydım” ”keşke öyle olsaydı” gibi keşkeli cümleleri bırakmalıyız. Tüm seçimlerimizin sonuçlarını kabul etmeliyiz artık. Yoksa hayat çıkılmaz bir yola dönüşür. Dizi aşağıdaki cümlelerle son buluyor.
”Her ne kadar yapmadığımız her seçim, kendi oluşturduğu evrende varlığını sürdürse de aslında hepimizin doğru da olsa yanlış da olsa yaptığımız seçimlerle yaşamak zorunda olduğumuz bir evren vardır. Hiç bir evre bizi kendi seçimlerimizden koruyamaz. Ve biz bu esnada sonuçlarla yaşamayı öğrenmeye başlarız.”
Keşkeşiz günlere…