bir olmak

Hangi konu üzerine olursa olsun, hangi din, dil, ırk, mezhep ve cinsiyet üzerine olursa olsun yaftalamak, uzun yıllardır ülke olarak başımıza ağrıtan ve hala da ağrıtmaya devam eden bir eylem. Birçok insanı sırf farklılıklarından dolayı dışlayan, küçük gören ve aşağılayan bir topluluk olduk çıktık, maalesef. Her ne hikmetse durmadan fikirlerine veya inançlarına saygı duymadan birtakım insanları yaftalıyoruz, öteleştirmeye çalışıyoruz. Hiç başka bir işimiz yokmuş gibi…

Ülkemiz sıkıntılı dönemler atlatarak buralara kadar geldi. Hala düzelmeyen bir sistem var ve hala birilerini damgalayarak yaşamaya devam ediyoruz. Yapmaya değil de bölmeye çabalıyoruz. Ve bu işte de epey yol kat ettik.

Önceden sağcı, solcu; dinci, gavur; şu partici, bu partici benzeri yaftalar ile bölünürken şimdi bu sıfatlar daha da çoğaldı. Her alanda durdurak bilmeden bölünüyoruz. Bu bölünme, çağımızda o kadar hızlı ilerliyor ki ne zaman, kime, nerede ne yaftası yapıştırılacak yetişemiyoruz. Özellikle sosyal medyanın bilinçsizce kullanılması ve bazı büyük sosyal paylaşım sitelerinin bunu teşvik etmesi çıtayı yukarılara taşıdı. Bölünmenin ağababasını yaşıyoruz.

  • Şu kişi Atatürk’ü seviyor; kafirdir.
  • Şu kişi Müslüman; yobazdır.
  • Şu kişi Müslüman, teröristtir.
  • Şu kişi solcu; dine düşmandır.
  • Şu kişi sağcı; yobazdır.
  • Şu kişi namaz kılıyor, bağnazdır.
  • Şu kişi namaz kılmıyor; kafirdir.
  • Şu kişi A partisinden; aptaldır.
  • Şu kişi B partisinden; dinsizdir.
  • Şu kişi buna oy veriyorsa budur, şu kişi ona oy veriyorsa odur.
  • Şu kişinin başında başörtüsü var; neden BMW’ye biniyor?
  • Şu kişi baş örtüsü takmıyor; Allah’sızdır.
  • Şu kişi şu şarkıcıyı dinliyor; ay ne kadar banel!
  • Şu kişi bu yazarı okuyor; çok kültürlüdür.

Sayayım mı daha? Saymakla bitmiyor ki. Herkes herkesi yaftalamak ile meşgul. Buradan sesleniyorum:

  • Kadınlar, başörtüsü takıyorsa sanane! İnancıdır; takar takmaz.
  • Kadınlar başörtüsü takmıyorsa sanane! İnancıdır; takar takmaz.
  • Kadınlar, gece istediği saatte dolaşıyordur; sanane!
  • Kadınlar, siyah çarşafa bürünüyordur; sanane!
  • İnsanlar istediği partiye oy verir; sana mı düştü o kişinin aptal ya da dinsiz olduğu. Sen ne kadar dinine sahipsin ya da ne kadar zekisin de konuşma hakkına sahipsin.

Sanane arkadaşım, isteyen istediğini yapar -kimsenin hakkını yemediği ve kimseye zarar vermediği sürece. Sen neden karışıyorsun elaleme. Olabilir, tamam senin fikrinle inancınla aynı değildir. Herkes kendinden sorumludur. Ve herkesin sorumlu kişiler farklıdır. Sen Müslümansan eğer kendi sevap ve günahlarından sorumlusun. Sen ne kadar Müslüman’sın da milletin sevabına günahına karışıyorsun? Senin eğer bir inancın yoksa sanane milletin dininden, yaptığı ibadetten; sen ne kadarlık bir insansın peki?

Yıllardır başımıza ne geldiyse yaftalamaktan geldi. Asla bir olmayı öğrenemedik. Hep bölündük, hep böldük. Hep düşüncelerimizle aynı olmayan insanlara hakaretler yağdırdık. İlla başımıza büyük bir felaketin mi gelmesi lazım, birleşmek için?

Sayın okuyucu dikkat ettiysen ”biz” diyorum. Bu işin sorumluları o veya bu değil. Biziz… Hepimiziz… Ülkeyi bu hale hepimiz getirdik. Hiç kimseyi kandırmanın lüzumu yok.

Artık bir olmanın zamanı gelmedi mi? Yaftalamaktan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi? Eğer dışlayacaksak birilerini ülkemize hainlik edenleri dışlayalım. Onlarca, binlerce şehit veriyoruz, aylardır-yıllardır. Beddualarımız hainlere olsun, başkasına değil.

Yanlış mıyım? Yanlışsam doğruyu öğretin bana. (sürçü lisan ettiysek af ola!)

”Hayat farklılıklarla, farklı insanlarla güzel.”