Şiir: Düşüyorum Umuda Bulaştıkça Ellerim
Karanlık var. Sağım, solum, önüm, arkam karanlık. Göz gözü görmüyor. Bir o kadar da sessizlik var. Kalbimin atışını duyabiliyorum. Nereden geldim buraya bilmiyorum. Bir anda düştüm ve kendimi burada buldum.
Karanlık… Küçücük bir ışık hüzmesi dahi yok ortalıkta. Gözlerim de karanlığa alışmadı bir türlü. Hiç böyle bir karanlık görmedim.
Ama her nedense korkmuyorum hiç. Ne karanlığın içinden çıkacak kötülüklerden ne de ölümden. Saatlerdir yürüyorum önümü görmeden. Geriye de dönmedim hiç. Hep ilerliyorum.
Karanlık… Hala yürüyorum. Günler geçti, tek bir ışık tanesi görmedim. Gözlerim hala karanlığa alışmadı. Yine de korkmuyorum. Aldırmadan hiçsizliğe yürüyorum.
Işık… Bir ışık gördüm uzakta. Küçük ama parlak bir ışık. Aylardır yürüyorum, bugün ilk defa bir ışıkla karşılaştım. İçimdeki hiçsizlik duygusu ilk defa yerini umuda bıraktı. Artık yürümüyorum, hızla koşuyorum.
Korkuyorum…. Karanlık yavaş yavaş yerini ışığa bırakmaya başladı. Ama her nedense içimde tanımlayamadığım bir korku kol geziyor. Gözlerim de karanlığa alışmaya başladı.
Koşuyorum… Yıllar oldu ama ben hala koşuyorum. İçimdeki korku git gide büyüdü. Artık sessizlik de yok. Her bir yerimden ses geliyor. Sağım, solum, önüm, arkam ses. Kalbimin sesini de işitemiyorum artık. Ama hala korkuyorum.
Umudum gitgide artıyor. Sanki yollar kısaldı gibi. Ortalık iyice aydınlandı. Ama her gün muhakkak bir yere çarpıyorum ya da bir çukura düşüyorum. Vaktimin çoğunu bu belalardan kurtulmak ile geçiyorum. Anlamadığım tek şey; karanlıkta hiç düşmemişken neden şimdi aydınlıkta düşüyorum.
Az kaldı, biliyorum. Işığa ulaşmama ramak kaldı. O küçük ışık huzmesi artık kocaman güneş sarısı bir ışık bulutu. Hızımı iyice artırdım. İçimdeki umut arttı, ama hala korkuyorum. Bilmek neden bu kadar korkunç?
Işıkla aramda sadece bir adım kaldı. Her yer aydınlık. Tek bir karanlık parçası yok. Ama göremiyorum. Çok fazla ışık var. Gözlerim körelmiş gibi. Kalbim de sesini yitirdi. Şimdi karar vermem gerek: Işığa girmeli miyim yoksa geriye mi dönmeliyim? İlk defa bugün geriye dönmeyi düşündüm.
Işığın başında bir kaç yıl bekledim. Ama sonunda kararımı verdim. Yıllarım boşa gitmesin diye ışığa gireceğim bugün. Gözlerimi kapadım, kendimi hızla ışığın içine attım.
Düşüyorum… Işık koskoca bir yalanmış. Üşüyorum. Ortalık o kadar çok soğudu ki. Anlam veremiyorum, neden düşüyorum? Hak ettim mi acaba düşmeyi? Ya da gördüğüm ışık bu kadar mı kötü?
Ölüyorum… Yıllardır düşüyordum ve bugün sonunda düşebildim. Etrafımda renk renk çiçekler belirdi. Renk renk kuşlar cıvıldadı. Hayatımda hiç bu kadar iyi görmedim, hiç bu kadar iyi duymadım. Sanıyorum ölüm böyle bir şey.
Ölmeden önce ışığa teşekkür etmek istiyorum; beni kandırıp umudun içine attı. Umut kadar yalancı bir kavramla karşılaşmamıştım daha önce. İyi ki düşmüşüm bugün. Son nefesimi verirken bir ses kulağıma fısıldadı:
Neden düşeriz? Tekrar ayağa kalkmayı öğrenebilmek için. (Batman)