Gelecek doludur hayallerimizle. Ya geçmiş? Geçmiş ise durur arkamızda. Sanki ben her her zaman varım dermiş gibi. Geçmişi kapattık sanırız. Ama kapanmamıştır asla.Uzaklardan gelen bir rüzgarı, uzaklardan gelen bir eli bekler. Sayfalarını aralayıp gönül soframıza sunmak için.Ve başarır bunu. Bugünmüş gibi yaşarız geçmişi.
Ne mutlu geçmişi güzel anılarla dolup taşanlara. Ama ya geçmişi acılarla, sevgi intiharlarıyla dolu olanlar? Onlara ne demeli? Geçmişin raflarından tozlu bir sayfa açıldığında bir parça kopar yüreğinden. Acıları tekrar yaşar bugün yaşıyormuş gibi. Koşar koşar… Ama kurtulamaz geçmişinden. Ne gelir ki elinden? Acı günlerin her dakikasını, her saniyesini yaşar yeniden. Ne gelir ki elinden?
En çok da sevdaları yakar yüreğini. Sevgi tarlasına sevda ektiği fakat hasadını kaldıramadığı, tüm hayatını verdiği fakat bir saniye alamadığı, sayfalarca şiirler yazdığı fakat tek bir cümle duyamadığı sevdalar…
Geçmişin acı elleri bırakır mı yakamızı? Kaçamazsın, yakalar seni bir gün. İşte o gün, ömrünün son bulduğu bir gündür.