okumak

Toplumumuzun ”okuma” ile olan problemi ben kendimi bildim bileli var, ki bu sorun çok çok öncesine dayanıyor. Yıllardır süregelen bu konu için hala çözüm bulamıyoruz. Aksine okuma oranı giderek azalıyor, okuyan cahiller ile birlikte okumayan cahillerin sayısı gün be gün artıyor. Bu durumun farkındayız çoğumuz. Bu problemin beni en çok ilgilendiren kısmı ise okumayan blog yazar-ların (blog yazarı demeye dilim varmıyor, çünkü onlar sadece yazıyor, ki yazma eylemlerini bile tartışabiliriz) sayılarının da giderek artması.

Günler, aylar, yıllar geçtikçe internet alemine yeni bloglar katılıyor. Eski blog yazarları olarak bu duruma sevinmemiz gerekirken maalesef sevinemiyoruz. Çünkü açılan blogların hemen hemen hepsi ‘’Yok olmak’’ için açılmış. Zira, yeni açılan blogların temelinde 3 neden var:

  • Para sevdası
  • Fenomen olma sevdası
  • Küfretme aşkı

Blog açmanın sebebi her ne kadar kişiden kişiye gore değişse de ‘’En temel amacı’’ yazmaktır. Yazmayı seven kişilerin yazdıklarını başkaları ile paylaşması veyahut bilgili olduğu konularda faydalı içerikler oluşturması için açılır bloglar. Ne para kazanmak için ne fenomen olmak için ne de içinizdeki nefreti küfretme isteğini, çirkince sözlerle, kusmak için… Benim tasvip etmediğim bu 3 amacı kısaca açıklamam gerekirse:

Para Sevdası

Blog açmada birçok kişiyi en çok teşvik eden konulardan birisi blog yazarak para kazanmaktır. Çünkü bloglarından para kazanan insanların olması ve bunu abartarak ayyuka çıkaran, ‘’Blog yazarak 1 ayda 10.000 tl kazanabilirsiniz’’ gibi gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan makalelerin internette kol gezmesi, ‘’Ben de kolay yoldan para kazanabilir miyim? Millet kazanıyormuş işte. Ayda en kötü bin lira kazansam bile yeter’’ düşüncesini akıllara sokuyor. İşte bu yüzden  hurraa blog açalım nidaları içinde yüzlerce yeni blog açılıyor.

Birçok makalemde blog açarak para kazanmanın detaylarından bahsettim. Tabi ki de bloglarından kazanç sağlayan insanlar var. Ama bu hiç o kadar da kolay değil. Hele hele birkaç ayda yapabileceğiniz bir iş değil. Birçok arkadaş, daha bloglarını açmadan bana mail atıyorlar: ‘’Blogumdan para kazanmak için ne yapmalıyım?’’ Önce blog açmalısın arkadaşım, daha elinde blogun yok para kazanmaktan bahsediyorsun! Açıp interneti hiç makale okumadın mı? Okusaydın, en azından benim ya da bu konuda yazan başarılı blog yazarlarının yazılarına ulaşırdın. Okusaydın para kazanmanın o kadar kolay olmadığını anlardın. Ama okumadın arkadaşım, ilk önce yapman gerekeni yapmadın.

Fenomen olma sevdası

Fenomenlik artık bir meslek kıvamına geldi. Twitter , Facebook, Vine, Instagram, Youtube,Snapchat, Scorp gibi daha birçok sosyal medya platformu ile ün kazanıp dizilerde oynayan mı ararsın film çeken mi ararsın, hepsinden var. Sosyal medya artık büyük bir ekmek kapısı. Ekmeğini yiyen de çok. İşte hal böyle olunca ‘’Önce bir blog açsam, sonra sosyal medya hesaplarımı genişletsem, binlerce okuyucum ve takipçim olsa. Birkaç aya fenomen olsam. Ardından dizilerden, programlardan çağırsalar. Paraya para demem artık.’’ düşünce bulutu birçok kişinin tepesinde beliriyor. Ama maalesef işler o kadar da basit değil.

Küfretme Aşkı

Her nedense son zamanlarda herkesin içinden bir küfürbaz ortaya çıktı. Küfretmek Moda mı Oldu? adlı yazımda da bu konudan detaylıca bahsetmiştim. Kimsenin küfür edip etmemesine karışmam – ne haddime- de, sırf eski sevgilisine küfürler yağdırmak, afedersiniz, sülalesine yedi ceddine kadar giydirmek için blog açan var. Sırf aldatıldığı için tüm erkeklerin, tüm kadınların ‘’Allah belasını versin’’ li cümlelerle dolu satırlar… Ayrıca bazı fenomen dediğimiz kişicikler de bu küfürlü yazmayı teşvik ettiği için küfür deryasında boğulmuş bloglar yüzüyor internette.

okuyan kedi

Yukarıda bahsettiğim 3 temel sebepten ötürü açılan blogların çoğu kısa bir sure sonra ilgisizlikten çöp olup gidiyor; yıllarca yüzüne bakılmıyor.

Konu biraz dağıldı, ama makalemin asıl amacına gelmek istiyorum: okumamak. Blog yazanların çoğu okumuyor. Okumaktan da acizler. Bunu nereden çıkardığımı sormak isteyebilirsiniz. Şöyle açıklayayım:

Blog yazarlığı hakkında bilgi edinmek isteyen birçok arkadaş mail yoluyla bana ulaşıyor, yardım istiyor. Ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Bazen sorulan sorular ile ilgili önceden bir makale yazdıysam veya başka bir blogda detaylı bilgi varsa oraya yönlendiriyorum. Daha saniyeler geçmeden tekrardan soru yağmuruna tutuluyorum. Ve o soruların cevapları gönderdiğim makalelerde fazlasıyla var. Eğer makaleleri okusalar, istedikleri cevapları elde edecekler, ama okumaktan acizler.

Aynı durum, blog tanıtımı yaptığım Blogumu Tanıt, için de geçerli. Blog tanıtımı yapmak isteyen blog yazarları, bloglarını tanıtmak için benimle irtibata geçiyorlar. Ben de blog tanıtımı için tüm ayrıntıların olduğu makalemi gönderiyorum. Ona rağmen gönderdikleri tanıtım yazılarını bir görseniz. İmla -noktalama hataları ve anlam bozuklukları ile dolu. Bu arkadaşlar ya yazmayı bilmiyorlar ya da kendi bloglarınn tanıtımını yapmak istemelerine rağmen bloglarına gereken değeri vermiyorlar. Ya da hepsi…

Böyle durumlar benim canımı gerçekten de çok sıkıyor. Vaktim olduğunda saatlerce hakeden kişiye yardım ederim. Hiç de gocunmam. Ama böyle okumaktan yazmaktan araştırmaktan aciz, para hırsı ile blog açmış kişiler beni ne kadar çok çileden çıkartıyor, anlatamam. Herkes blog yazarı olmalı mı? Bence hayır.

Toplumumuzun okumama probleminden maalesef bloglar da nasibini almış durumda. Okumadan yazmak, bilgi sahibi olmadan ahkam kesmek, araştırmadan bol keseden atmak artık bloglarımıza bir virüs gibi işliyor. Sonumuz hayrola.

Olumlu olumsuz eleştirileriniz bekliyorum.

Tavsiye makale: Blog Okumayan Blogunun Okunmasını Beklemesin