Toplumumuzun ”okuma” ile olan problemi ben kendimi bildim bileli var, ki bu sorun çok çok öncesine dayanıyor. Yıllardır süregelen bu konu için hala çözüm bulamıyoruz. Aksine okuma oranı giderek azalıyor, okuyan cahiller ile birlikte okumayan cahillerin sayısı gün be gün artıyor. Bu durumun farkındayız çoğumuz. Bu problemin beni en çok ilgilendiren kısmı ise okumayan blog yazar-ların (blog yazarı demeye dilim varmıyor, çünkü onlar sadece yazıyor, ki yazma eylemlerini bile tartışabiliriz) sayılarının da giderek artması.
Günler, aylar, yıllar geçtikçe internet alemine yeni bloglar katılıyor. Eski blog yazarları olarak bu duruma sevinmemiz gerekirken maalesef sevinemiyoruz. Çünkü açılan blogların hemen hemen hepsi ‘’Yok olmak’’ için açılmış. Zira, yeni açılan blogların temelinde 3 neden var:
- Para sevdası
- Fenomen olma sevdası
- Küfretme aşkı
Blog açmanın sebebi her ne kadar kişiden kişiye gore değişse de ‘’En temel amacı’’ yazmaktır. Yazmayı seven kişilerin yazdıklarını başkaları ile paylaşması veyahut bilgili olduğu konularda faydalı içerikler oluşturması için açılır bloglar. Ne para kazanmak için ne fenomen olmak için ne de içinizdeki nefreti küfretme isteğini, çirkince sözlerle, kusmak için… Benim tasvip etmediğim bu 3 amacı kısaca açıklamam gerekirse:
Para Sevdası
Blog açmada birçok kişiyi en çok teşvik eden konulardan birisi blog yazarak para kazanmaktır. Çünkü bloglarından para kazanan insanların olması ve bunu abartarak ayyuka çıkaran, ‘’Blog yazarak 1 ayda 10.000 tl kazanabilirsiniz’’ gibi gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan makalelerin internette kol gezmesi, ‘’Ben de kolay yoldan para kazanabilir miyim? Millet kazanıyormuş işte. Ayda en kötü bin lira kazansam bile yeter’’ düşüncesini akıllara sokuyor. İşte bu yüzden hurraa blog açalım nidaları içinde yüzlerce yeni blog açılıyor.
Birçok makalemde blog açarak para kazanmanın detaylarından bahsettim. Tabi ki de bloglarından kazanç sağlayan insanlar var. Ama bu hiç o kadar da kolay değil. Hele hele birkaç ayda yapabileceğiniz bir iş değil. Birçok arkadaş, daha bloglarını açmadan bana mail atıyorlar: ‘’Blogumdan para kazanmak için ne yapmalıyım?’’ Önce blog açmalısın arkadaşım, daha elinde blogun yok para kazanmaktan bahsediyorsun! Açıp interneti hiç makale okumadın mı? Okusaydın, en azından benim ya da bu konuda yazan başarılı blog yazarlarının yazılarına ulaşırdın. Okusaydın para kazanmanın o kadar kolay olmadığını anlardın. Ama okumadın arkadaşım, ilk önce yapman gerekeni yapmadın.
Fenomen olma sevdası
Fenomenlik artık bir meslek kıvamına geldi. Twitter , Facebook, Vine, Instagram, Youtube,Snapchat, Scorp gibi daha birçok sosyal medya platformu ile ün kazanıp dizilerde oynayan mı ararsın film çeken mi ararsın, hepsinden var. Sosyal medya artık büyük bir ekmek kapısı. Ekmeğini yiyen de çok. İşte hal böyle olunca ‘’Önce bir blog açsam, sonra sosyal medya hesaplarımı genişletsem, binlerce okuyucum ve takipçim olsa. Birkaç aya fenomen olsam. Ardından dizilerden, programlardan çağırsalar. Paraya para demem artık.’’ düşünce bulutu birçok kişinin tepesinde beliriyor. Ama maalesef işler o kadar da basit değil.
Küfretme Aşkı
Her nedense son zamanlarda herkesin içinden bir küfürbaz ortaya çıktı. Küfretmek Moda mı Oldu? adlı yazımda da bu konudan detaylıca bahsetmiştim. Kimsenin küfür edip etmemesine karışmam – ne haddime- de, sırf eski sevgilisine küfürler yağdırmak, afedersiniz, sülalesine yedi ceddine kadar giydirmek için blog açan var. Sırf aldatıldığı için tüm erkeklerin, tüm kadınların ‘’Allah belasını versin’’ li cümlelerle dolu satırlar… Ayrıca bazı fenomen dediğimiz kişicikler de bu küfürlü yazmayı teşvik ettiği için küfür deryasında boğulmuş bloglar yüzüyor internette.
Yukarıda bahsettiğim 3 temel sebepten ötürü açılan blogların çoğu kısa bir sure sonra ilgisizlikten çöp olup gidiyor; yıllarca yüzüne bakılmıyor.
Konu biraz dağıldı, ama makalemin asıl amacına gelmek istiyorum: okumamak. Blog yazanların çoğu okumuyor. Okumaktan da acizler. Bunu nereden çıkardığımı sormak isteyebilirsiniz. Şöyle açıklayayım:
Blog yazarlığı hakkında bilgi edinmek isteyen birçok arkadaş mail yoluyla bana ulaşıyor, yardım istiyor. Ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Bazen sorulan sorular ile ilgili önceden bir makale yazdıysam veya başka bir blogda detaylı bilgi varsa oraya yönlendiriyorum. Daha saniyeler geçmeden tekrardan soru yağmuruna tutuluyorum. Ve o soruların cevapları gönderdiğim makalelerde fazlasıyla var. Eğer makaleleri okusalar, istedikleri cevapları elde edecekler, ama okumaktan acizler.
Aynı durum, blog tanıtımı yaptığım Blogumu Tanıt, için de geçerli. Blog tanıtımı yapmak isteyen blog yazarları, bloglarını tanıtmak için benimle irtibata geçiyorlar. Ben de blog tanıtımı için tüm ayrıntıların olduğu makalemi gönderiyorum. Ona rağmen gönderdikleri tanıtım yazılarını bir görseniz. İmla -noktalama hataları ve anlam bozuklukları ile dolu. Bu arkadaşlar ya yazmayı bilmiyorlar ya da kendi bloglarınn tanıtımını yapmak istemelerine rağmen bloglarına gereken değeri vermiyorlar. Ya da hepsi…
Böyle durumlar benim canımı gerçekten de çok sıkıyor. Vaktim olduğunda saatlerce hakeden kişiye yardım ederim. Hiç de gocunmam. Ama böyle okumaktan yazmaktan araştırmaktan aciz, para hırsı ile blog açmış kişiler beni ne kadar çok çileden çıkartıyor, anlatamam. Herkes blog yazarı olmalı mı? Bence hayır.
Toplumumuzun okumama probleminden maalesef bloglar da nasibini almış durumda. Okumadan yazmak, bilgi sahibi olmadan ahkam kesmek, araştırmadan bol keseden atmak artık bloglarımıza bir virüs gibi işliyor. Sonumuz hayrola.
Olumlu olumsuz eleştirileriniz bekliyorum.
Tavsiye makale: Blog Okumayan Blogunun Okunmasını Beklemesin
Sevgili Musa,
Blogculuğu bir kenara bırakarak yazıyorum. Sen okuma-okumama mevzusunu blogculuk dünyası için kullanmışsın lakin ben resme popüler tabirle geniş çerçeveden bakacağım.
Okumak ile düşünmek aynı anda var olan eylemlerdir. Okumak düşünmeye, düşünmek araştırmaya sevk eder.
Halkımız okuyup düşünmüyor mu?
Türkiye, Norveç değil. Yani burası dörtbaşı mamur bir ülke değil. Burada yaşayan milletin öncelikleri farklı. Norveçliler, huzur ve barış içerisinde sosyo/ekonomik olarak rahat olduklarından mütevellit kültürel ve sosyal alanlarda gelişmişlerdir.
Türk milleti ise sürekli geçim kaygısıyla yaşamakta. Asgari ücret alan yahut orta düzey gelire sahip olan herkes geçimini daha iyi sağlayabilirim diyerek okumaya, düşünmeye ve araştırmaya vakit ayıramıyor.
Konuyu şöyle detaylandırayım. Bir düşünce kuruluşu hayal edelim. Musa adlı bir arkadaş bu düşünce kuruluşunda tatmin edeci bir ücretle çalışıyor. Musa’nın para/geçim derdi yok. Sabah düzenli olarak işe vitme mecburiyeti yok. Kazancı nedeniyle istediği her materyale istediği şekilde ulaşabiliyor. Bu şartlarda Musa blog yazarlarını da okur, blog yazarı da olabilir.
Nizamettin ise orta gelirli bir maaş ile bir şirkette çalışıyor. Her sabah düzenli olarak işe gidiyor. Ay sonunda geliri giderlerinden fazla olmalı. Bu nedenle sık sık fazla mesai yapıyor. Hatta ek iş yapmayı dahi düşünüyor. Fırsat bulursa tv ve internetten haberleri takip ediyor ve film izliyor. Blog yazılarını okumak veya blog yazarlığı yapmak Nizamettin için gereksiz detay.
Yazıyı neticelendireyim. Musa, ülkemizin şartları genç kesimin umrunda değil. Bu nedenle onlar daha çok eğlence daha çok tatmin peşinde. Orta yaşlı kesim ise ailesiyle birlikte biraz daha rahat bir yaşama sahip olmak için sürekli çalışıyor. Okumaya ve düşünmeye vakit ayırabilenler maalesef minorite konumunda.
Blogculuk ile ilgili olarak yazıya dair şunları kaydedeyim.
Okumayı seviyorum. Okumak bana yazmayı kazandırdı. Daha önce kişisel blog açtım fakat süreklilik sağlayamadım. Nedenini sosyal medyaya bağlıyorum. Yazılarım facebook ve twitter üzerinde daha çok etkileşim alıyor.
E insan da haliyle etkileşim aldığı yerde olmayı seviyor. Yinede kisisel bir blog açarak yazılarımı yayınlamayı istiyorum. Senin yazılarının ışığında güzel bir blog oluşturacağım inşallah.
Yazı için teşekkür ederim. Önceliğim, para kazanmak, fenomen olmak ya da küfretmek değil. Kendi tecrübelerimi aktarmak ve başkalarının tecrübelerinden faydalanmak.
Allah’a emanet ol.
Nizamettin Gümüş
Not: Yorumu yollayıp yollayamadığımı anlayamadım. Ikinci kez yollamış isem bunu silersin.
BeğenBeğen
Blog açmayı düşünen arkadaşlara ve bu özelliklere sahip bloggerlara yol gösteren, güzel bir yazı paylaşımında bulunduğunuza emin olabilirsiniz. Farkındalığı arttırmak adına bu tarz paylaşımları arada tekrarlamak gerektiğini düşünüyorum. Blogger olmak; azimli, kararlı ve sabırlı olmayı gerektiriyor. Ayrıca; okumayı, yazmayı ve araştırmayı da yaşam felsefesi haline dönüştürmek çok önemlidir. Umarım bahsetmiş olduğunuz özelliklere sahip bloggerlar, en kısa sürede düşüncelerini ve yaşam felsefelerini değiştirerek bloglarına bunu yansıtırlar. Blogumu İlk açtığım günden beri blogumu destekleyip, bana yardımcı olduğunuz için sonsuz teşekkürler. Saygılar ☺️
BeğenBeğen
Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Bahsi geçen yazımı en kısa haliyle çok güzel bir dille özetlemişsiniz. Bloglarını seven onlara gereken değeri veren siz gibi değerli blog yazarlarının sayısının artması dileğiyle 🙂
BeğenBeğen
Sevgili Musa Özsarı.
Şu blogu açtığın ilk zamanları ve gayretini hatırlıyorum.
Şimdi ise kendini nasıl da odak noktası yaptığını.
Ben kendimi odak noktası yapmıyorum diyebilirsin ama şu cümleden sadece bunu anladım ben.
”blog yazarı demeye dilim varmıyor, çünkü onlar sadece yazıyor, ki yazma eylemlerini bile tartışabiliriz”
Blog yazma eylemini nasıl kompleks ve saçma bir boyuta taşıdığının sanırım sen de farkında değilsin.
Senin blog yazarı demeye dilin varsın varmasın.. Sence bu önemli mi o kişiler için? Ya da başkalarının nasıl blog yazdığını tartışmak senin haddine mi?
İnsanların küfürlü yazmalarından ya da kitap okumadan yazmalarından bahsediyorsun.
Bunu yargılayamazsın sen..
Hele hele blog yazarı şöyle olur böyle olur nasihatlerinde hiç bulunamazsın.
Ben de küfür ediyorum yazılarımda. Ama orası benim çöplüğüm benim dünyam anlıyor musun?
Son olarak benim gözümde de senin yazmış olduğun şu blogun hiçbir değeri yok. Nedenini de söyleyeyim.
Blog yazmak, blog açmak, kişisel blog olmak vs.. birbirinin kopyası ve içinde bir yığın link bulunan yazılardan başka bir şey yok.
Bana şunu diyebilirsin :
Senin gözünde önemli olup olmaması önemli değil.
Seni gayet anlayışla karşılarım. Çünkü sen kendi açından bazı bloglar için (blog yazarı demeye dilim varmıyor) derken ben de senin görüşünü önemsememiştim.
BeğenBeğen
Öncelikle yazıyı sonuna kadar okuyup yorum bıraktığın için teşekkür ederim.
Yorumundan sonra yazımı 2 kere daha dikkatle okudum. Bazı noktalarda sert bir mizaç kullandığım, doğru. Çünkü bu yazımı yazdığım sıralarda makalemde bahsettiğim konular canımı çok sıkmıştı.
Yazıma ya da bloguma hunharca saldırmak yerine ”şu yerlerde aşırıya kaçmıssın, üslubunu biraz değiştirsen keşke” tarzında bir yorum olsaydı, art niyet aramayacaktım. Çünkü bazı yazılarımda uyarılar sonrası düzeltmeler yaptım, ya da bazı arkadaşlara düzelttirmeler yaptırdım. İnsanız sonuçta o anlık sinirle ya da dikkatsizlikle rahatsız edici cümleler kelimeler kullanabiliyoruz.
Odak noktasına gelince; odak noktası yaptığım kendim değil, blogum olabilir. Yazma eylemi ve blogum benim için çok önemli. Ulaşmak istediğim bazı yerler olduğu için üzerine aşırı durmuş olabilirim ve bunu yazılarımda olumsuz bir şekilde aksettirmiş olabilirim. Uyarıları/uyarılarını gocunmadan çekinmeden dikkate alırım, kimden nereden geldiği önemli değil.
Küfür konusu;
Yazımda da belirttiğim gibi kimin küfredip küfretmediği beni ilgilendirmez, karışmak haddim değil. Ama bu konuda rahatsız olduğumu belirtmek en doğal hakkımdır. Ki bir blog yazarı arkadaş haddim olmasa da küfür ile ilgili bir mail çektim -doğru dürüst bir dille tabi ki- yazdıklarıma teşekkür edip düzenleme yaptı.
Senin küfür konusunda yazdıklarıma kızman küfürlü yazılar yazmandan ötürüdür. Ki buna ne ben ne de başkası karışabilir. Ama küfürlü yazışmalardan rahatsız olduğumu belirttiğime de kimse karışmaz.
”Blog demeye dilim varmıyor” dediğim bloglar hakkındaki cümlelerimi yanlış anlamışsın. Kendi halinde, okunma amacı olmayan, canı istediği gibi yazanlardan bahsetmiyorum. Ya da yeni olduğu için bilgisi olmadığından dolayı bir şeyleri eksik yapanlardan bahsetmiyorum. Yeni ve ihtiyacı olan birçok arkadaşa kendilerinden istek gelmese dahi yardımcı olmaya çalışıyorum. Çünkü benim zamanında yaptığım hataları yapmasınlar eksiklerini zaman kaybetmeden gidersinler diye. Ayrıca ilk başlarda ben de çok fazla yardım aldım, hala da alıyorum. Bu yardımlar bir nevi borç niteliğinde. (Sırf para kazanmak amaçlı başkalarının yazılarını çalanlardan bahsediyorum. )
Tavsiyeler hakkında;
İstediğim kişiye istediğim şekilde tavsiyede bulunabilirim. İstediğim yazımda blog yazarı şunlara şunlara dikkat edebilir, şöyle yaparsa daha iyi olur, derim. Kişisel blog şöyle olmalı, blog tanıtımını şöyle yapın, blogunuzda şöyle hataları yapmayın, kitap okuyun faydasını görürsünüz derim. BU KİMSEYİ İLGİLENDİRMEZ.
Ben de ilk başlarda tavsiye niteliğindeki yazıları okuyarak blog kavramını öğrenmeye çalıştım ve hala da okuyorum. Senin dediğine varırsak bir Blog Hocam’ı çöpe atalım. Bir Wpmavi’yi çöpe atalım, ehliblog’u çöpe atalım. Timurdemir’i çöpe atalım. Birilerinin birilerine tecrübelerinden tavsiye vermesini saçma bulmak en saçma düşüncedir. Sen de bu konuda saçmalıyorsun.
Diğe konu Blogumu Tanıt ve okuma meselesi;
Blogumu Tanıt’ın tanıtım şartları var. İster kısa makaleden isterse uzun makaleden gereken bilgiler alınabilir. Ama maalesef, okumaktan aciz olan kişiler, bu konulara dikkat etmiyor ve blogunun tanıtılmasını istiyor. BU KİŞİLER ARASINDA SEN DE VARSIN. Sana 2,3 kere düzeltme maili atmama rağmen her defasında eksik tanıtım gönderdin. Senin gibi onlarca kişi tanıtım için mail atıyor. Hepsi ile uğraşmaya çalışıyorum. Ücret almadan, belki bir faydamız dokunur blog alemine diye. Ama blogunu tanıtmamı isteyen kişiler, gönderdiğim bir makaleyi bile okumayacaksa, benden uzak olsun arkadaşım. Benim de günlük yaşantım var, zamanım değerli.
Bu konu ile ilgili farklı mecralarda, blog sözlük, hakkımda atmış tutmuşsun, bir şey demedim. Mailene geç cevap verdiğim için özür maili atacaktım, ayıp oldu dedim, ama sözlükte yazdıklarını görünce mailden de vazgeçtim. İyi ki de vazgeçmişim.
”Son olarak benim gözümde de senin yazmış olduğun şu blogun hiçbir değeri yok.” demen ne kadar art niyetli düşünceler ile hareket ettiğinin ve bu yorumu sırf bana saldırmak için yazdığının kanıtı.
Her şeye rağmen saygılar,
BeğenBeğen
Bu makaleye bir bağlantı verdim ama umarım uygunsuz bir bağlantı olmamıştır. http://wpdenizi.com/blog-yazari-para-kazanmalidir/ buradan kontrol edersen sevinirim kardeşim. Uygun görmezsen kaldırırım.
BeğenBeğen
Benim için sıkıntı yok Süleyman Bey, hatta teşekkür ederim. iyi çalışmalar,
BeğenBeğen
Makalede bahsedilen her detayın altına imzamı atarım. Tersten okunduğunda, bir blog yazarında bulunması gereken vasıfları anlatmışsınız aslında. Yada benim anlayışım biraz kıttır, ben öyle anladım.
İnsanların pek çoğunun blog yazmaya başlamasındaki en büyük etken, kesinlikle para kazanmaktır. İşin aslı, blog yazarları para kazanmalıdır. Ama bundan önce yazabilmelidir.
Kopyala yapıştır içeriklerle, yada sadece anahtar kelimeye odaklanmış makalelerle blog yazarlığı yapan pek çok kişi var.
Aslında onlar blog falan yazmıyorlar, sadece bir blogger olmadıklarını bilmiyorlar. O nedenle ısrarla Web çöplüğü için kelime israfı yapıyorlar.
Sanıyorlar ki, üç beş anahtar kelime ile öne çıkarım, birde AdSense reklamları ekledik mi tamamdır.
O kadar kolay olsaydı, kimse sabah 7 de işe gitmek için kalkmazdı.
Bir blog yazısı için ortalama bir haftalık zaman ayırıyorum, ve her fırsatta da aynı makaleyi tekrar tekrar düzeltiyorum. Ama başka bir bloga bakıyorum, neredeyse yarım saatte bir içerik giriyor. Sanırsınız ki blog da onlarca yazar var.
Bir de bu makalenin zarafetine bakıyorum.
Böylesi bir samimiyete, emeğe yorum yazmamak haksızlık olur.
Tebrik ederim, çok başarılı bir makale olmuş.
BeğenBeğen
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.Dediklerinize katılıyorum, blog yazan birçok kişi hala blog yazarlığı kavramını tam olarak anlamış değil. Sırf ”birileri para kazanıyormuş, ben de kazanabilirim” düşüncesi ile blog açanlar çoğunlukta olduğu için kaliteli bloglar çok az. Ayrıca makale yazma konusunda da sizinle benzerim. Yazacağım makale için uzun süre uğraşıyorum. Bazen 1 makalemi hazırlamak 1 hafta sürebiliyor. Tekrar değerli düşüncelerimiz için teşekkür ederim. Sevgiler saygılar,
BeğenBeğen
Öncelikle yazınızı çok beğendiğimi belirtmek isterim, insanlar artık çok aceleci ne yaptıklarını bilmiyorlar para kazanmak o kadar kolay değil. Blog yazmak çok sabır isteyen bir iş.
BeğenBeğen
Yorum için teşekkür ederim. Maalesef sırf para düşüncesinde olanlar bu işte başarılı olamıyor. Çünkü her şeyden önce yazmayı sevmek ve sabırlı olmak lazım.
BeğenBeğen
Merhaba
İçerik için teşekkürler oldukça başarılı ve faydalı bir içerik olmuş. Para kazanma konusunda ise ( bence ) blog yazmak, yazari olmak yada blog açmak sevda ile yapılması gereken bir konu. Eğer içinde sevda ve istek yok ise iki içeriğin ardından yazma hevesi kalmayacaktir.
Sonuc olarak para icin degil askla yapılmalı.
BeğenBeğen
Yorumunuz için teşekkür ederim. Dediğiniz gibi blog yazmak aşkla yapıldıkça anlam kazanıyor. Para kazanma amaçlı başlangıçlar her zaman hüsrana uğruyor.
BeğenBeğen
Konu enteresan ve haklı fakat alacaklı değil. Niye çünkü sadece okumayan insanlar yok , düşünemeyenler de var . Genel olarak sosyal medyanın her yanını sarmış durumdalar ne yazık ki.
BeğenBeğen
Yorumunuza katılıyorum, okumayan insanlardan daha çok o ”düşünemeyen insanlar” Giderek de artıyor, sosyal medya da bu duruma tuz biber oluyor tabi ki.
BeğenBeğen
2 yıl önce bu konuda şöyle şöyle demişim ve sormuşum; madem kitap okumuyoruz niye blog yazıyoruz: https://www.youtube.com/watch?v=Cu8qHINnINs
BeğenBeğen
Merhaba,
Videoyu izledim, güzel bir çalışma olmuş. Uzaktan da olsa blog yazarı çalıştayı vb. yaptğınız çalışmaları inceliyorum. Elinize sağlık.
Konuçmanızda ”herkesin blogu olmalı” şeklinde, ben maalesef bu konuya pek katılmıyorum. Sebebini de aslında yazımda bahsettim; okumayan/okumaktan uzak olanların blog yazarı olabileceği konusunda şüphelerim var. Bazen blogları incelerken ”keşke sen blog yazarı olmasaydın” dediğim arkadaşlar var. Blog yazmanın blog yazarı olmanın önemli bir konu olduğunu kavrayamayan ve blog yazan çok arkadaş var. Ki yazılarını da okuduğumda okumadıklarını anlıyorum; gerek kitap olsun gerekse blog olsun. O yüzden okumayan/okumayı sevmeyen bir kişinin gerçek anlamda blog yazarı olamayacağı kanısındayım.
Konuşmanızda en çok katıldığım nokta; sosyal medyanın bizleri kolaycılığa alıştırması. Anlık paylaşımları sağlayan facebook, twitter vb. mecralar ile blog okumak biraz daha geri planda kaldı. Lakin sosyal medyaya rağmen hala blog okuyan bir kesim var. Bu kesim de kaliteli okuyuculuğu bırakmadığı sürece blog yazarlığı bu gerilemeden sıyrılacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca hemen hemen her gün gelen mailler gösteriyor ki blog açan kişiler her geçen gün artıyor ve blog yazarı sayısı artıyor. Çok sevindirici bir durum. Son olarak ”blogun patronu benim” düşüncesine sonuna kadar katılıyorum. Bloglar bizim için, en azından benim için, bir ev gibi bir arkadaş ya da bir çocuğum gibi. Sosyal medyayı da kullanmaya özen göstersem de daha çok ”uzak akrabam” gibi. O yüzden ‘sonuna kadar blog’ diyorum 🙂
Yorumunuz için teşekkür ederim. Sizinle yüzyüze olmasa da bu vesileyle iletişim kurmuş olduk.
Görüşmek üzere,
BeğenBeğen
Bu anlattıklarınızın bir çoğu, açıyorlar ama kesinlikle tıkanıyorlar. Ama gerçekten yazan kişilerin çok başarılı olduklarını gördüm. Bir hayal uğruna bin tl ler kazanacağını düşünerek işe giriyor ama amaç para olduğu için boş kelimeler sarf ederek kullanıcı odaklı davranmıyorlar. Asıl sorunda burada işte her şey kullanıcı odaklı olmaktan geçiyor. Google’nin bir sitede istemiş olduklarını ve yapmış olduğu güncellemeleri takip edip bu işe öyle kalkışmalarını tavsiye ediyorum. Yoksa sonuç tabiki diğerlerinden farksız olacaktır.
BeğenBeğen
Aynen dediğiniz gibi, para kazanma amacını taşıyan birçok kişi sonunda tökezliyor. En doğrusu severek yazmak. Kazanç ardından zaten gelecektir.
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel noktalara değinmişsiniz Musa Bey.
İnsan önce kendini okuyacak ki sonra neleri okuması gerektiğini anlayabilsin. Bence zamanımız insanının en büyük eksikliği neyi okuması gerektiğini tam bilememesi. Necip Fazıl’ın uçurtma şiirinde belirttiği gibi;
“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
Anladım işi; San’at ALLAH’I aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.”
Evet okumalar yalnızca şu kısa hayat için değil ebedi yaşam göz önüne alınarak yapılmalı bence.
Teşekkürler
BeğenBeğen
Yorumunuz için teşekkür ederim. Sizin de dediğiniz gibi dönemimiz insanının okuma alışkanlığı pek fayda etmeyen bilgileri okumakla geçiyor. Biraz olsun fayda sağlayacak içerikler okunsa ne mutlu. En azından ilgi alanlarımız ve sevdiğimiz uğraşlar hakkında bilgi olmamız gerekiyor. Ben blog yazıyorsam ve birilerini bir konu hakkında bilgilendiriyorsam okumalıyım ki gerçek ve yararlı bilgiyi sunabileyim. Maalesef son zamanlarda çöp blog yazarları çoğalmaya başladı. Umarım bu gidişat düzelir. Saygılar,
BeğenLiked by 1 kişi
Blog okuyabilmek diye de bir şey var aslında musa hocam es geçmemek lazım.Onda bile sıkılıp bırakan arkadaşlara tavsiyem emek var gerçekten bu işte bana da katılırsınız umarım.Bu yazıya da emek verildiği gibi tek tek oluşturulan kaliteli içeriklerin hepsinde emek var 🙂 Teşekkürler yazı için..
BeğenBeğen
Bloglarımızda yayıladığımız tüm içeriklerde emek var, sağdan soldan çalma blog yazanlar müstesna. Yorumun için teşekkür ederim. Başarılar.
BeğenBeğen
Takip için okuma zahmetinde bile bulunmayanlar .Bence okunulmadan begenilmesinin bir anlamı yok
BeğenBeğen
Gerçekten yaşanan bir durumu ele almışsınız, çoğu kişi bu hevesle blog açıyor ve bir blog yazmanın kolay olduğunu sanıyor. Blog yazmak için araştırma uğraş emek gerekir. İyi bir yazar olmak içinde iyi bir okuyucu olmak gerekir…
BeğenBeğen
Blog yazmak sanıldığı gibi kolay olan bir uğraş değil; hem emek hem zaman hem de okuyup araştırma gerektiren bir iş. Ama maalesef daha bunu kavrayamayan arkadaşlarımız var. Yorumunuz için teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
Aslında bence, okuyanlarimizin cogu da gereksiz şeyler okuyor.
BeğenBeğen
O konuda çok haklısınız. Okuyanlar da gereksiz şeyleri okuyor. Elimizden bir şey de gelmiyor:)
BeğenBeğen
Kesinlikle okumuyoruz ya da az okuyoruz.Ciddi sıkıntılarımız var 😦
BeğenBeğen
Aynen öyle okumuyoruz. Okuyanlarımız da sınırlı sayıda. Onlar da zaten yazdıkları ile okumadıklarını belli ediyor.
BeğenBeğen
Ben seviyorum okumayı,blog yayınlarını da ayrıntılı okuyorum bazen yorumları da okurum eğer bilgilendiğim bir sayfa ise merak ettiğim soruyu soran olmuş mu diye bir göz atarım rahatsızlık verip yormak istemem:)
Benim blog yazmaya başladığım yıllar da bu kadar para olayı konuşulmuyordu.ve herkes kendi alanı için de gruplaşıyordu bunun değişmesine seviniyorum şimdi yelpaze daha geniş.
Teşekkürler .
BeğenBeğen
Bilinçli blog yazarlarımız sayesinde artık gruplaşarak değil de hep birlikte bilgi paylaşımı ve yardımlaşma içerisinde hareket ediyoruz. Bu da gerçekten güzel bir duygu. Blogları okuduğunuzu biliyorumi yaptığınız kaliteli yorumlardan da bu işe gönül verdiğiniz belli oluyor. Çok teşekkürler:)
BeğenBeğen
Okumak alışkanlık gibi algılanır oysa yaşam şeklidir. Kişinin hayattan zevk aldıkları eylemler arasında okumak yoksa yoktur. Zorla oraya yerleştiremezsiniz. Beslenmesine mani olamazsınız kimsenin fakat gıdaları siz seçip zorlayamazsınız da. Nasıl gıda zevkleri başka ise insanların, ruh zevkleri de başka başka. Yıllarca insanların okumamaları için türlü çeşit düzenler yapıldı, netice de insanımız üç cümleyi peş peşe okuyamaz hale geldi. Yüreğinize sağlık zevkle OKUDUM, OKUYORUM, OKURUM tebrikler…
BeğenBeğen
Yorumunuz için teşekkür ederim. Dediğiniz gibi okumak, yaşam şeklidir. Okumayı hayatına sokmayanlar çoğunlukla başarısız olacaktır. Saygılar,
BeğenBeğen
Doğrusu diyecek bir şey bulamıyorum, üç soru sorup bir koca makaleye ilham olmuşum deyip yanacağım sadece. Ne kadar okusam da teknik konuları çözemiyorum. Yorduğum için üzgünüm. Kolay gelsin
BeğenBeğen
Estağfurullah. Makalenin muhatabı siz değilsiniz, size gönderdiğim makaleleri okuyorsunuz bunu biliyorum. Benim dert yandıklarım sırf para kazanmak uğruna blog açıp, herhangi araştırma yapmayanlar.
BeğenBeğen
En azından blog açma amacım her üçü de değil.. Güzel bir yazı olmuş..
BeğenBeğen
Teşekkür ederim yorumunuz için.
BeğenLiked by 1 kişi
Blog açmanın aslında tek temel sebebi var, para kazanmak. Kazanılmıyor mu? Elbette kazanılıyor. Fakat aslında hepimiz biliyoruz ki bunun için sabır ve azim gerekiyor. Bir ton otu püsürü var ki ancak aylar belki seneler sonra maddi gelir elde etmeye başlayabilesin. Okumamak kısmına fazlasıyla katılıyorum, bazen bana da yardım isteğiyle gelenler oluyor. Ben de onlara hazırı sunmak yerine bak şu gönderdiğim yazıyı okursan sana yardımcı olacaktır diyorum ama okumamaktan daha kötü insanlar istiyor ki armut pişsin ağzıma düşsün. Güzel bir yazı olmuş Musa hocam, ellerine sağlık.
BeğenBeğen
Tabi ki para kazanılır, ama senin de dediğin gibi hocam yıllar ve büyük bir emek gerekli.
Milletimiz çok tembel olduğu için açıp da okumuyor, birileri bana hemen anlatsın da yoluma koyulayım diye düşünüyor. Böylelerini de yazarken gördüğümde çok üzülüyorum.
Yorumun için teşekkür ederim hocam. Sevgiler,
BeğenBeğen
Valla haklısınız. Aynı türden ben de mailler alıyorum. Bir de bunların blogu açıp, sahte ziyaretçi gönderip, 45 tane reklam yayınlayan versiyonu var ki; aman Allah’ım böyle bir şey daha yok. Ellerinize sağlık, gerçekten doğru noktalara temas etmişsiniz.
BeğenBeğen
Yorumunuz için teşekkür ederim. Uzun soluklu blog yazarlarının çoğu bu sorunu yaşıyor; okumaktan aciz insanlarla uğraşmak. Sizin de dediğiniz gibi blogu reklamdan geçilmeyenler, sırf reklam yayınlayanlar onlar ayrı bir dert.
BeğenLiked by 1 kişi